Web Tasarım, Yazılım: Kıvanç Pehlivan

SON ZEYTİN’DE BİTİNCE TAŞ YİRSİNİZ GARİ

Çevre Haber 2022-11-11

DEVA Partisi Muğla İl başkanı Emrah ÇAY, Muğla Çevre ve Doğa Politikaları Başkanı Ömer BAYRAM ve yönetim kurulu üyeleri Muğla’da ‘Yaşam alanlarımızı savunuyoruz’ mitingine katıldı.


Emrah ÇAY; Giderek artan ekolojik saldırılara ‘dur’ demek amacıyla Muğla’da düzenlenen Çok Geç Olmadan Yaşam Alanlarımızı Savunuyoruz Muğla Mitingi’ne katıldık Mehmet Ali Eren Parkı'ndan başlayan yürüyüşün ardından Açık Oto Pazarı'ndaki mitinge sendikalar, meslek kuruluşları, sosyal hak örgütleri ve siyasi partiler ile birlikte katılım sağladık. Muğla’da yapılan bu mitingi sonuna kadar destekliyoruz.

Çevre konusundaki hassasiyetlerimizi ortaya koyan ‘’DEVA İKTİDARININ ÇEVRE VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’’mızı hazırladık. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GERÇEK GÜNDEMİMİZ OLACAK YAŞAM KALİTESİNİ ARTTIRACAĞIZ. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı yeşil çizgimizdir. Politikamızın ilk amacı ülkemizdeki insanların mutluluğudur. Doğaya saygı duyan bir yaklaşımın, gündelik hayatımızı kolaylaştıracağının bilincindeyiz. Bu amaçla; temiz havamıza, temiz suyumuza, temiz toprağımıza sahip çıkacağız.

AĞACA, TOPRAĞA VE DENİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ, YEŞİL EKONOMİYE GEÇECEĞİZ, ÇEVRE MAHKEMELERİ KURACAĞIZ.

Açıklamasına devam eden Emrah Çay; DEVA partisi Politikaları Eylem planları sorunların çözümlerini Türkiye genelinde STK, Akademisyen ve toplumun bir çok kesimi ile birlikte hazırlanıyor ve ihtiyaçlara göre sürekli güncelleniyor. Bu mitingte de gördük ki Muğla’nın %59’u maden ruhsatlı Muğla’nın gözbebeği yerler talan edilmiş durumda bu kabul edilemez bir durum DEVA Partisi iktidarında bunun son bulması için gereken tüm önlemler alınacaktır. Genel merkezimiz Muğla’da uygulanan bu talanların takipçisidir dedi.

Muğla Çevre Mitingi Ortak Açıklaması;
MUĞLA’NIN YÜZDE 59’U MADEN RUHSAT ALANI İLAN EDİLDİ
“Muğla'nın %59'u maden ruhsat alanı ilan edilmiş durumda; bozulmamış doğa parçası kalmadı, bunun daha da kötü bir duruma gelmesini istemiyoruz, bunu da söylemek için toplandık” diyen eylemciler, Muğla’daki doğa katliamlarını şöyle özetledi:*Zeytinliklerimiz, temel geçinme, beslenme varlıklarımız yok ediliyor, bu talan sürsün isteniyor. Yönetmelik değişikliği yargı kararıyla iptal ediliyor, başka bir yönetmelikte tekrar halkın önüne konuyor. Yetmiyor, daha çok para kazanılsın diye kanun değiştirilmek isteniyor.

Bunun yol açacağı sonuç, zaten yoksullaşmış olanların, geçinmeye çalışanların daha çok yoksullaşmasıdır. Akbelen, 450 günü aşkın zamandır bu yoksullaşmaya hayır diyor. İkizköy geçinmek, üretmek, yaşamak istiyor! Mevzuatın-ardından dolanılan hukukun, halka karşı kullanılmasına hayır demek için buradayız.*Bayır-Deştin sınırındaki Tekağaç Sırtı'nda yapımı süren, çimento farikası durdurulamazsa, tozuyla dumanıyla ekolojik yıkıma yol açacaktır.
Fabrika 13 maden ocağının açılmasına 8.000 hektar orman alanının yok olmasına neden olacak. Zeytinlikler, bağ-bahçeler, arılıklar yok olacaktır. Fabrika tarım alanlarını yok edip tarımı imkansız hale getirecektir. Yok edecekleri arasında Bayır Barajı, Kazan Göleti de yer alıyor. Ortak varlıkları yok edecek çimento fabrikası inşaatının bir an önce durdurulmasını istiyoruz.

Fabrika yapıldığında bir avuç para babası karlarını büyütürken, halk yoksullaşacak, fabrikada çalışanlar başta, etkilediği alandaki tüm canlıların sağlığı bozulacaktır. Bunun adı ekonomik gelişme değil, az sayıda kişi zenginleşirken binlerce kişiyi yoksullaştıran sağlığını bozan ekolojik ve ekonomik bir yıkım projesidir.*Kızılbükte kaçak inşaat yalanlarla sürüyor. Marmarisliler, Muğlalılar, bütün ülke mahkeme kararlarını dolanarak sürdürülen kaçak inşaatın durdurulmasını istiyor. Kaçak inşaatı durdurması gerekenler, mahkeme kararına uyulmasını sağlamakla görevli olanlar, ÇED sürecini mahkeme kararını hiçe sayarak yürütüyor. Kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.

*Fethiye'den Datça'ya, Gökova'dan Bodrum'a kıyılar talan ediliyor. Dünya'da benzeri olmayan, kamuya ait kıyılar talan ediliyor. Bu talan sürdüğünde geriye yok edilen doğa, kirlenen deniz, kıyı ekosistemi, beton yığınlarına dönmüş kıyılar kalacak. Kıyıların doğallığının yok edilmesini istemiyoruz. Kıyıların doğal yapısını bozan hepimiz adına davranmak zorunda olan devletin ortak olduğu Muçev Limited Şirketi olsa da kabul etmiyoruz.*Birbiriyle uyumlu olmayan Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetim Planı, Aydın-Muğla-Denizli Çevre Düzeni Planı, koruma amaçlı ÇDP planlarını yapanların tek derdi bir avuç şirketin daha da zengin edilmesi. Bütün bunlar, dava açanların aldıkları mahkeme kararlarına rağmen yapılıyor. Kullanmanın az sayıda şirket lehine sürekli artırıldığı, ekolojik varlıkların, ortak varlıklarımızın yok edildiği bir işleyişi istemiyoruz, kabul etmiyoruz.

*Muğla'nın önemli sulak alanlarından Köyceğiz Dalyan özel çevre koruma alanını besleyen Sandras Dağı’nın da madencilik faaliyetleri ile yok edilmesine karşı mücadele devam ediyor. Doğal sit alanları, önemli doğa koruma alanları, onları koruması gereken kurumlar yerine halkın davalarıyla korunmaya çalışılıyor.*Korunması gereken diğer bir sulak alan, Bodrum-Milas Bargilya Tuzlası ise büyük inşaat şirketlerine peşkeş çekiliyor. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: resmi kararlara konu edilmeyen sulak alanlar da dahil, korunması ve gelecek nesillere bırakılması gereken doğal alanları, kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz…

*Yat limanlarının mavi yolculuğu yok edeceğini, yat limanlarının Muğla'nın kıyılarını sadece zenginlerin, dolar milyonerlerinin görebileceği, giderek yaşanmaz alanlar haline gelmesine yol açacağını biliyoruz. Yat limanları, yüzyıllardır kıyılara, denize zarar vermeden kullanan yöre halkının denizini, kıyısını çalacak! yaşanan örneklerden biliyoruz. Kıyılardaki biyolojik çeşitliği yok edecek yat limanlarının kalkınma masalıyla yaşam alanlarını yok etmesini kabul etmiyoruz.